16 Ağustos 2011 Salı

VATAN HAİNİ OLDU BU SEVDA

Yokluğun, zindana kapattığım vatan haini düşüncelerimin görüş günü... Varlığın, yıkık dökük meydanlarda, sahnelenmemiş sayfalardan alıntı, saçma bir savaş oyunu... 



Bir şehir inşa ettim biz için... Gözümdeki büyüklüğüne eşdeğer binalar diktim, yeşilliklerin üzerinde sana uzanan... Tüm hayat bağlarımla köprüler kurdum, sana bağlanan... Ve içimdeki karamsar düşünceleri zift sayıp , önüne çıkabilecek çakıl taşlarıyla yoğurdum, asfalt döktüm sana çıkan tüm yollara...

Çok şey istemedim... Başını göğsüme yaslayıp sarmalasaydın kollarınla, göz yumsaydın varlığıma karanlıklarda, yeterdi bana... Sığınağım yok,  sığdırmak istemedim dört duvara hislerimi..

Sense kendinle yaptığın teslimiyet savaşlarında düşman saydın beni. Tanklarını şehre salıp köprülerimi yıktın, tüm binalarımı  harebeye çevirdin, yollarıma mayınlar döşedin...

Ateşkes çığlıklarımı duyuramadım, palet gıcırtıları arasında... Siperler kazmadım senden korunmak için... Fikir suçuydu seçeneklerim... Ya çekip gitmeliydim başka şehre, ya gizli sığınak yapmalıydım başka bir gönüle ya da kurşun yağmuru bakışlarının önüne dikip bedenimi, teslim olmalıydım ölüme...

Yokluğunda yüzleştiğim, kelepçeleyip kör zindanlarıma kapattığım bu vatan haini düşüncelerimdi... Varlığınsa, senin yazdığın gerçek bir savaş sahnesiydi tek kişilik... Yıkık dökük meydanlarda alkışsız oynadığım... 


Açık yaralarımdan akan aşk kaybından ızdırabım... Dizlerimin üstüne yıktım dayanma gücümü, boynum dik durmaz artık önünde... İstersen gözlerimi de kapatırım, son bakışım ganimetin olmasın diye... Çek tetiği, perde kapansın, ben doğaçlama yapıp kendimi öldürmeden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder