20 Ekim 2011 Perşembe

YILLANMIŞ SAHTE GÜLÜŞÜM

Tüm kapıları kapadım da kilitleyemedim daha... Açmak hala çok kolay sadece senin için... O kapılardan yanlız odalarıma girmen çok kolay...


Tavırlarındaki "Seni Sevmiyorum" yalanına inandıramadın beni... Hala beni merak ettiğini biliyorum. Hala benim sağlığımı, acılarımı düşünüyorsun biliyorum, hissediyorum... Merak etme ilaçlarımı düzenli içiyorum. Hatta çilek aromalı şurubumu bitirdim... Öksürüklerim azalmadı ama napayım... Sesimdeki çatallaşma, bir yandan seni anlatıp diğer yandan ağlamaktan... 

Her gece birileriyle dışarı çıkıp, içkiyle avunup, zaman öldürmüyorum... Genelde eve çekilip, şampanya rengi perdelerin kapattığı pencerelerin arkasına saklanıp, yine şampanya rengi duvarlarıma bakıyorum... Boş duvarlarda gözlerim fırıl fırıl neyi arıyor bilmiyorum ama kırmızı koltuklarım yumuşacık, uzanınca beyaz tavan... Bir de senin verdiğin masayla, kırık tabureler var yoksunluğumda...

Akşamları içim daralıyor, seni arayıp "Gelirken ne alayım?" diye soramadığım için... Uyumsuz masa örtümde kebapçıdan söylediğim kıymalı pidenin yanık parçalarını sana ayırıyorum hala... Fazla tuz atmıyorum yerken, sen de yersin belki diye... Hala yemekten sonra masayı topluyorum... Bulaşıklarımı elde yıkıyorum. Ha mutfak yerine salonda sigara içiyorum farklı olarak...

Sensiz planlar yapmıyorum, gece gezmeleri, arkadaş buluşmaları için... Okey oynarken kırmızı 5 çektiğimde, oyunu kaybedeceğimi biliyorum. Çünkü o taş senin uğurlu sayın... O oyunda da hiç ortak oynamadık farkındaysan... Bir anda bütün taşlar kırmızı 5 oluyor... Kaybettiğim oyun mu, yoksa...

Sonra yine boş duvarlar, cevapsız sorular, kurtulamadığım çelişkiler... Ya bir gün "Çık gel, sana Tas Kebabı yaptım" dersen... Yanında da domatesli bulgur pilavı, bir de cacık... Midemi bastırabilirim ama ayaklarım durur mu bilmiyorum... Tekrar hayatına cacık olur muyum?

Eve, sana ikram edebileceğim meyve çayları, sıcak çikolata da alamadım daha... Ya da bir gün çıkıp gelirsen çat kapı, hani kendini yıkıp... Girip sığınağıma, yalnızlığımın hesabını sorarsan... "Benden bunun için mi vazgeçtin" dersen... Bomboş bakabilirim sana cevapsızlığımla...

Sen de biliyorsun aslında bu soruların cevabı sende... Hani beni benden iyi tanıyorsun ya, cevaplarımı da benden iyi biliyorsundur... Sana zaafiyetimin boyutunu da...

Evet ben kapılarımı kilitleyemedim. Bir gün kilitlesem bile, anahtarları yine sende... Bir çok sorunun cevabı sende... Sen susmayı yeğliyorsun, bana iyilik yaptığını zannederek... İnan ki ben sensiz iyi değilim, iyiymiş gibiyim... Güldüğüme de sakın aldanma, ben bu sahte gülüşü yıllardır çalışıyorum... Uzman oldum sensizken de mutlu görünmeye... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder