8 Kasım 2011 Salı

YAĞMUR ISITSIN BEDENİMİZİ

İçindeki geceyi aydınlatmaz bu ışıklar, söndür... Gözlerinin karanlığında ben varım... İki kanepe; biri seni ağırlasın, diğeri yokluğumu... Kadehlerden biri dudaklarınla sevişsin, diğeri bomboş, beni beklemesin...


Gerçekleri çok keskin döktüm gecenin ortasına... İstediğini topla, kalanları ben süpürürüm yarım bir şiire... Anlam katan heceler seni anlatsın, acı mısralar beni...

Ayrılık korkusuyla saf bir mutluluk yazılmaz, bırak... Kenarda köşede acaba dürtüleri... Her mutluluğumuzun sonunda bir kırgınlık beklentisi, gülücüklere kendi vurduğumuz dizginler...

Gülerken dudakların sahtekarlık yapmasın, gözlerin seni ele verirken... Bir rüya olamadık... Çocukluk sanrıları kabus oldu, uyan... Kuru sevgileri toplayıp gözyaşlarında ıslat... Açınca gözlerini çağlasın kabuslar, gözlerinden aksın gitsin...

Gerçeklerle sevişemiyor mutluluk, ten uyuşmazlığı... Yaralarımızdan akan kan okşuyor ruhumuzu... Kıvranmayalım, kan ter içinde kalamayız bu güvensizlikten... 


Bir kırmızı şarapta buluşamayız, soğuk ezgiler dinlerken... Üşüyen benliğimizi yağmur ısıtmaz, hesaplarımızla hesaplaşırken... Gururu korumaya çalışırken yokluğumuz mecburiyet... Bir ayrılık bile olamadık...

3 yorum: